70. yaş. Kimine göre yaşlılık, kimine göre orta yaş sayılır hala.
Önemli olan yaşın sayısı değil, o yılların nasıl geçirildiğidir.
“Doğru yaşamayanlar, doğru ölemezler” anlamında bir şeyler söylemiş Nietzche.
Ben de kendimce muhasebeler yapıyorum “doğru yaşadım mı, doğru ölecek miyim” diye.
Orta ölçekli bir sınır şehrinde, çamurlar içinde bir mahallede geçen çocukluk ve delikanlılık yılları.
Aşırı yoksulluk ve aile baskısı altında geçen hem de.
Lisenin sonlarına doğru Dev-Genç ve Kıvılcımlıcı ağabeylerin etkisiyle sosyalizmle tanışma.
Mühendislik tahsili için Ankara’ya gelince, aile baskısı olmadığından daha çok sosyalizm, daha az okul.
Önce kısa bir süre Kıvılcım dergisi, sonra Kitle gazetesi bürosunda neredeyse tam zamanlı çalışmalar.
Halil Çelimli ağabeyin dürüst, heyecanlı ve ilkeli etkileriyle kişilik geliştirme.
TSİP (Türkiye Sosyalist İşçi Partisi) kuruluş öncesi çalışmalarında Burhan Şahin ve Engin Urcan ile gelişmeyi artırma.
TSİP Altındağ ilçesinin ilk üyelerinden olup, Ethem Kiper, Necati Ertürk ve Suat Bozkuş, Varol Ataman gibi arkadaşlarla yoğun gecekondu çalışmaları.
TSİP Ankara İl Örgütü bünyesinde kurulan Ankara Gençlik Bürosu sekreterliği, ünlü ODTÜ Kissinger boykotunda aktif görevler.
TSİP içinde “doktorcu muhalefet” içinde hızlı çalışmalar ve çok aktif olmaya rağmen TSİP’te asil üye olamayıp parti dışında kalma.
“Doktorcu muhalifler”in sürgün edilip toplandığı Ankara Yenimahalle İlçe Örgütü’nde üye olmamama rağmen çalışmalar. İstanbul yolundaki fabrikalarda aktif işçi çalışmaları.
“Doktorcuların” topluca istifası sonrası bir süre boşlukta kalıp sonra merkezi İstanbul’da olan PİM (Pahalılık ve İşsizlikle Mücadele Derneği)’nin Ankara şubesini örgütleme, 2 yıl şube başkanlığı.
1975 yılında kurulan Yeni Vatan Partisi’ne (bugünkü CIA destekli Perinçek partisiyle alakası yoktur) bir grup arkadaşla birlikte katılma.
Yeni Vatan Partisi içinde yapılan yönetim darbesinde aktif rol alma. Darbe sonrası yeniden oluşturulan Ankara İl Örgütü başkanlığı.
Sonuçta “parti” içindeki gerilim sonucu bazı provakatörlerin kardeş gibi olduğum Doğan Terlemez’i katletmelerinin hâlâ dinmeyen acısı.
Cinayet sonrası ilk kongrede yine aynı grup arkadaşların bazılarıyla birlikte bir bildiri yayınlayarak “parti”den ayrılma.
İskenderun Demir Çelik inşaatındaki örgütlenmeden sonra hapse girip sendikası dağılan İsmet Demir ağabeyin sendikayı yeniden toparlama çabalarına katılıp 6 ay kadar onunla birlikte Çukurova’da çalışmalar. Yine o aylarda evlilik.
Ayrılma sonrası daha önceki aylarda partiye girmemiş bazı arkadaşlarla tekrar buluşup örgütlenerek bir dergi çıkarma kararı. Yine o dağınıklık ortamında çok sevdiğim bazı arkadaşların değişik yerlere tercih koymalarının üzüntüsü.
1976 ve 1977 kanlı 1 Mayıslarında PİM ile etkin katılımlar.
1977 Temmuz – 1980 Temmuz arası 3 yılda düzenli çıkarılan “Proletarya Partisinin Reorganizasyonu ve Halk Kurtuluş Cephesi İçin DEVRİMCİ DERLENİŞ” gazetesi ve o zamanki Derleniş Yayınlarının İmtiyaz sahipliği görevi.
Bu arada 4. Sınıfa geçtiğim halde mühendislik eğitimini bırakıp, yeniden üniversite sınavı ve Sevk ve İdarecilik Yüksek Okulu’na geçiş, ön lisans diploması. 3. Sınıf bitmişken 12 Eylül faşizmi.
1980 12 Eylül faşizminde işçi sınıfı için çekilme çalışmaları. Aralık ayı başında 1 haftalık gözaltı. Dergi yazılarından sorgulanma. Sevgili İlhan Erdost’un Mamak’ta dövülerek öldürülmesi soruşturmasına denk gelen günlerde – başka bir yayıncı skandalı yaşamamak için olsa gerek – Mamak’tan serbest bırakılma.
Serbest bırakılma sonrası acilen ev değiştirme.
Yeni evin adresini bilen birkaç kişiden gözaltında olanların evimin adresini polise vermelerinden sonra ev baskınından kıl payı kurtuluş.
Ankara’da bir iki hafta adres değiştirerek grubu ayakta tutma çabası. Artık barınamayacak hale gelince Ankara’yı terk ediş.
Birkaç ay kaçak gezdikten sonra toparlanırız derken kaçaklığın – bir gün bile yurt dışına çıkmayı düşünmeden – tam 7 yıl sürmesi (1981 Haziran – 1988 Haziran arası). Bu arada evimin ve tüm eşyalarımın polis tarafından darmadağın edilişi.
Yazın tatil yörelerinde, kışın arkadaş evlerinde süren uzun kaçaklık yılları. Nispeten iyi günler olmakla beraber, kabus gibi geçen yıllar. Defalarca yakalanmaktan kıl payı sıyırışlar.
6,5 yıl tutuklu yargılanan arkadaşların 1988 mayısında beraat etmesi sonucu, haziran ayında beraatten yararlanmak için mahkemeye çıkış ve önce tutuklanıp, sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalış.
Ağustos ayında daha önce hak etmiş olduğum kısa dönem askerlik başvurusu için memlekete dönüş. Orada 1 gün gözaltı, 19 gün göz hapsi. Sonrasında serbest kalıp askere gitme.
Benim gibi sakıncalı arkadaşların olduğu bir birlikte 4 ay askerlik. 1 hafta disiplin hapsi, komutanla saatler süren sosyalizm tartışmaları. Dönem arkadaşlarımla unutulmaz dayanışma ve dostluklar. Aydın Akyazı, Sedat Göçmen ve Bünyamin İnan gibi sıkı insanlarla geçen zamanlar.
Askerlik sonrası, grup arkadaşlarımdan ayrılma, 12 yıl süren geçim dönemi. Dinlenme ve sosyalizmle eskiye göre uzaktan ilgilenme.
Bu arada dünya güzeli kızım Kardelen’in aramıza katılması. Yaşadığım sürece gururum olması.
2001 sonunda artık benim için dayanılmaz hale gelen evliliğimin sonlanması, evi terk edişim.
1,5 yıl İzmir’de işsiz gezdikten sonra İstanbul’a yerleşme.
Haşmet Atahan’ın 6 katlı binasının restorasyonu için 3 yıl inşaatta çalışma. 3 yılın sonunda yine Haşmet Atahan’ın finansörlüğü ile kurulan Sosyal İnsan Yayınlarında ortak ve yayın yönetmeni olarak 5,5 yıl tam zamanlı mesai. Yayınlar, fuarlar, paneller. Yayıncı ve yazarlarla kalıcı dostluklar. Bu yayınevinde arkadaşlarım Burhan Elçin ve Yavuz Tanrısever’in unutulmaz katkıları.
Bu arada İzmir’de annesiyle yaşayan kızımın velayet davasını kazanarak onu yanıma almam. Yoksulluğuma ortak olan kızımın akıl almaz direnci ve gurur verici başarıları.
Toplamda (56’sı Kıvılcımlı’dan 6’sı başka yazarlardan toplam 62 kitap ve 8 broşür)ün yayımlanması. Çok zor, yıpratıcı ama görev yapmanın hazzıyla geçen yıllarım. Bu yılları “Bir Yayınevinin Öyküsü” başlığıyla e-kitap olarak ayrıntıyla yazmıştım. Sosyal medyamdan okunabilir.
2009 yılında benim gayretlerim ve Vedat Türkali’nin katılımıyla 15 siyasi grupla yaptığımız Kıvılcımlı anması da gururla hatırladıklarımdan.
Sosyal İnsan Yayınları’ndan beş parasız ve barınaksız ayrılma sonrası, dostlarımın katkısıyla ayakta kalabildiğim yıllar. Sorun Yayınları ve sevgili Sırrı Öztürk ağabeyin manevi katkılarını anmasam olmaz.
Geçtiğimiz yıllarda kaybettiğimiz sevgili Necmettin Salaz ile birlikte Rezan Yayınları’nı kurup art arda kitapların çıkarılması.
Unutulmaz Gezi direnişimizde aktif yer alış, Taksim dayanışması yürütmesinde etkin görevler.
Kıvılcımlı’ya karşı görevlerimizi sürdürerek, kimi arkadaşlarla 3,5 yıl süren Kıvılcımlı Okumaları grubu, nihayet bu grubun öncülüğünde 2 dönem başkanlığını yaptığım Kıvılcımlı Enstitüsü’nün kuruluşu. Bu arada beni kırmayarak Enstitü’ye kurucu olan 4 sosyalist parti başkanı ve aydın, yazar, sendikacı arkadaşlarıma halen şükran borçluyum.
2013 yılının Kasım ayında arkadaşlarımın davetiyle yaptığım Balkan turunda Kıvılcımlı’nın nefes izlerini takip ediş. Enver Hoca’nın mezarını bulup saygı duruşu.
2016 yılında Enstitü olarak Kıvılcımlı’nın ve unutulmaz sendikacı İsmet Demir’in mezarlarının yaptırılması.
2016’nın son aylarında artık ev kirasını bile ödeyemez durumdayken, bir eski dostumun ikramıyla onun diş kliniğinde 3 yıl sürecek olan klinik müdürlüğü görevi. Kıvılcımlı Enstitüsü yönetimini SODAP grubuna devredişim. Bu arada amatör olarak, dostlarımın katkılarıyla Kıvılcımlı kitapları çıkarmaya devam ediş.
Klinikte çalışırken aynı arkadaşlarımın daveti ve finansörlüğü ile Sovyet Devrimi’nin 100. Yılı dolayısıyla 5 günlük Moskova gezisi. Hayatımın en güzel anılarından.
2018 yazı, prostat kanseri teşhisi. Tetkiklerden sonra 1 Kasım 2018 acil radikal ameliyat.
Ameliyat sonrası yorgun argın kızımın yanına gidiş, Avrupa seyahatleri.
İstanbul’da ve klinik çalışmasında zorlanmam üzerine 2019 Kasımında İstanbul’u terk ediş.
5,5 yıldır Foça’nın köylerinde kira evleri. Kira ödeyemez duruma geldiğimde yakın dostlarımın katkılarıyla bir hobi bahçesinde (konforu iyi) barınmaya başlama.
Bu arada Kıvılcımlı’ya karşı görevleri de aksatmamaya çalışarak art arda yeni Kıvılcımlı kitapları yayınlama.
Eski arkadaşlarımdan, yazdığı kitabın yayımlanmasına katkıda bulunduğum Nasrullah Ayan ile pandemi döneminden başlayarak düzenli olarak video çekip yayınladığımız bir dönem geçirdik.
2021 yılında Kıvılcımlı’nı 50. Ölüm yıldönümü dolayısıyla yapılan etkin çalışmalar. Onlarca video ve epey sayıda grupla birlikte yaptığımız mezar başı anması ve değişik yerlerdeki paneller.
O yıldaki tanışıklıktan 3 yıl sonra Göksal Caner Malatya arkadaşımın çalışmalarıma katılması yeni bir dönem başlattı çalışmalarımda. Eksik olan yönlerimi tamamlayarak araştırmacı ve çalışkan kimliğiyle çok şey kattı, katacak.
70 yaşın muhasebesi derken bunlar geldi aklıma sabah sabah.
Bu yaşamda her insan gibi benim de bir yığın insani hatalarım, yanlışlarım oldu elbette. Ama çok mutluyum ki sevildim, sayıldım. Karşı olanlar da, çalışmalarımı ve beni yok sayanlar da oldu elbette. Hatta durup dururken küfür ve hakaret edenler de. Umursamadım. İşlerim vardı. İşlerim var, işlerim olacak daha. Görev bitmez, nefes aldığım sürece de bitmeyecek.
70’ine geldim, kendimi beğenmedim.” Diyor ustam Kıvılcımlı. O böyle derken, biz sıradan devrimcilerin kendimizi beğenmemiz, yanlışsız, hatasız olduğumuzu ileri sürmenin anlamı olmaz.
“Doğru yaşamalı” diye başlamıştık. Bu 70 yılı doğru yaşadım mı bilemem ama “doğru yaşamaya çalıştım” diyebilirim sonuçta. Böyle kalmaya da devam edeceğim.
Son sözümü yazmadan sevgili dostum, kıymetli şairimiz Şükrü Erbaş’ın bir şiirini almak istiyorum. İzin vereceğine eminim.
AĞARAN BİR SUYUM
Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar gittikçe daha güzel
Güneş daha hızlı adımlıyor gökyüzünü
Sular daha soğuk rüzgâr daha serin
Eskiden her konuda konuşurdum istekle
Bir geniş gülümsemeyle dinliyorum şimdi
Büyük yapılar ışıklı çarşılar bitti
Ara sokaklara salaş kahvelere gidiyorum
Kurtulmak için çırpındığım çocukluğu
Yeniden öğreniyorum çocuklardan şaşarak
Bütün sesler çın çın bir yalnızlık oluyor
İçimden geçenleri söyledim sanıyorum
Birisi bir şarkı söylemesin kederle
Tenimde bir titreme kirpiklerimde buğu
Kısa söz basit eşya kedi sevgisi
Aktıkça ağaran bir suyum zamanın ırmağında
Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar daha güzel kadınlar daha uzak…
Son sözüm:
İyi ki yaşamışım bu yılları. İyi ki tanımışım bunca güzel insanı.
İyi ki sosyalist olmuşum.